Kayıtlar

Şubat, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Fethiye'den Bodrum'a dönerken Datça durağı

Resim
Bodrum-Antalya arasında yaptığım yolu dönerken Fethiye’ye uğramış ama Bodrum’a dönüşümü bir gün uzatmıştım. Geçen hafta Bodrum-Antalya ve Antalya-Fethiye etabını anlatmış, Datça’ya gelirken noktalamıştım. Şimdi bugün Datça bölümünü aktarayım dedim. Ama bir yazıya sığamayacak kadar çok fotoğraf var. Eledim eledim yine de 74 fotoğrafa indirebildim. Bunların tümünü bir yazıya koyarsam o yazının doküman anlamında ağırlığı fazla olacağından açmak zorlaşır. O yüzden Datça bölümünü ikiye ayırayım dedim. Datça’ya vardığımız günü, tepelerde ve sahilde gezindiğimiz bölümünü şimde yayınlıyayım. Akşamında Fevzi’de yediğimiz mezeleri ve Bodrum’a dönüş etabını bir sonraki yazıya bırakayım. Bu sefer Datça’ya uğramak biraz zahmetli oldu. Çünkü bu kış Bodrum-Datça feribotları çalışmıyor. Rivayet muhtelif. Bir söylentiye gore Datça tarafındaki Körmen Limanı’nda inşaat var ondan deniyor. Bir diğer söylenti iki acente birbirine girdi o yüzden yapılmıyor deniyor. Her ne olduysa oldu, çalışmıy

Bu sabah Bodrum'a bahar geldi, bu müzikleri dinledim

Resim
“Müzikle ilgim küçük yaşlarda başladı” derler ya. Valla benim de öyle oldu. Annem piyano çalardı. Babam ara sıra gitar ara sıra saz tıngırdatırdı. Ben de ilkokul çağlarında beyaz türk bir aileden beklendiği gibi piyano dersi almıştım. O zamanlar aileler piyano dersi aldırıp çocuklarının içindeki Chopin’i Bach’ı ortaya çıkarmak isterlerdi. Bana da aynısı yapıldı. Yaz aylarında arkadaşlarım arsada top peşinde koşarken haftanın belli günleri ceberrut ve son derece sevimsiz bir hocadan ders alırken, göz ucuyla maç yapan bizim çocukları seyredip içimden saydırırdım. Hoca bu işte çok önemli. Iyi bir hoca olsaydı belki devam ederdim ama dedim ya asabi bir kadındı. Şöyle söylesem yeterli olabilir; Erenköy’de kocaman bahçe içinde beyaz bir köşkte yaşlı annesi ve sayısız kediyle yaşardı. Tabii evlenmemişti. Tabii şişmandı. Tabii çirkindi. Bir kere evine gitmiştim. O zamanın ABD başkanı Nixon ile piyano çalarken fotoğrafı vardı. Boş kadın değildi yani. Herhalde iyi piyanistti, değerlendirecek bil

Antalya'dan Fethiye'ye, oradan Datça'ya doğru

Resim
Bir ay arayla yine Bodrum’dan Antalya’ya gidince, dönüşte yine Fethiye’ye uğradım. Çünkü Fethiye bu mevsim çok güzel. Makul bir sakinliği var. Üstelik artık alışkanlık haline gelen Girida’da yemek ve genç dostlarla sohbet de işin en keyifli yanı. İşi eğlenceye çevirmenin kime ne zararı olabilir ki? Böylece bir iş gezisinin dönüşünü turistik geziye çevirince ve de bu sefer işler izin verip de bir gün daha ekleyince Fethiye’den sonra Datça’ya geçtik. Bu yazıda Fethiye ve Datça’ya kadar olan yol izlenimlerime ait bir iki notu paylaşayım sonrasını fotoğraflara bırakacağım. Çünkü daha geçenlerde aynı rotayı yapıp yazmıştım. Bir ay içinde Fethiye’de değişiklik olmayınca anlatacak fazla, yepyeni birşey yok. Antalya’da uyanınca bir gün öncesi yağmurun yerini pırıl pırıl bir havanın aldığını gördüm. Gece pek rahat uyuyamadığımdan olsa gerek sabah erken kalktım. Merkezi ısıtmalı otel odalarını sevmiyorum. Çünkü odanın içini 25 derece civarına ayarlıyorlar, benim gibi 15-16 derecede