Geçtiğimiz Mayıs ayının
dördü cumartesi akşamı Mahmut Kaptan’ın kapanışını yapmıştık. O akşamı
anlattığım yazıyı şu sözlerle bitirmişim; “Her türlü derdimizi çeken, ne
yiyeceğimize karar veren, kendimizi teslim ettiğimiz garsonumuz sevgili
Bülent’e, nefis mezeleriyle bizleri bahtiyar eden, bir doktor titizliğiyle
işini yapan ustamız Ali’ye, her akşam udu veya cümbüşüyle bizlere müzik
ziyafeti çeken sevgili Alper abimize ve mekanında bizleri ağırlayan,
şakalarıyla, sohbetiyle hayatımızı renklendiren çok sevgili Mahmut abimize
teşekkür etmeliyiz. Kış sezonu açılışında yine Kaptan’ın meyhanesinde buluşmak
üzere...”
İşte o akşam geldi çattı ve biz bu sefer Kasım ayının dördünde,
Pazartesi akşamı Kaptan’ın mekanını açtık. Mahmut ağabeyin meyhanesi Bodrum’un
en kendine has mekanıdır. Bu blogda çok sık yer veriyorum çünkü benim gibi
yemeye içmeye meraklı kişiler için şahane bir meyhane. Bir kere Bodrum’a
turistik amaçla gelenlerin bilmediği bir mekan. Çünkü yazın kapalı. Herkes
dükkanını Mayıs ayında açıp Kasım ayında kaparken Mahmut Kaptan tersini yapıyor.
Bu da şu demek oluyor; Kaptan’ın meyhanesi kışın Bodrum’da yaşayanların yeri.
 |
Meyhanenin açılacağı pazartesi gününden önce cumartesi geçerken uğramış, hazırlık yapılırken bu kareyi çekmiştim |
 |
Hadi bakalım... |
 |
Kaptan'ın eşi ile Emrah kaptana "sağlığa" derken |
 |
Mezelerin her biri, peynirinden zeytinine, favasından ciğerine kadar hangisini yerseniz mükemmeldir |
 |
Mekanın bahçe kısmı. Biz hep içeride Kaptan ile karşılıklı barda oturmayı, arada şakalaşmayı tercih ediyoruz |
Mahmut Kaptan, adı
üstünde işte, aslında kaptan. Hayatının önemli bir bölümünü Ege denizinde, bu
denizin adaları ve sahilleri arasında geçirmiş usta bir kaptan. Hangi adanın
neresinde hangi kaya var bilir, anlatır. Üstelik GPRS filan yokken, sadece
pusula ve hava açıksa yıldızlara bakarak bu işi yapmış bir kaptan. Son
çalıştığı tekneye GPRS takmışlar da, gece ışığı gözünü alıyor diye cihazı
kapattırıyormuş. Nerede iyi ahtapot yenir, sorun söylesin. Hangi adada hangi
bara gidilir ve daha neler neler. Şimdi her detayı buraya yazamam ki. Doğma
büyüme Bodrum’lu. Renkli ve hızlı bir gençlik yaşamış, babasının
marangozhanesinde mecburi çıraklık yaparken gözü hep mavi Ege’de olmuş. İkide
bir atölyeden sıvışıp onun bunun kayığında gezinen oğlunu gören baba sonunda
“senden marangoz olmayacak belli, senin gözün denizde” deyip oğluna ilk
teknesini yapması için sermaye verince kaptanın deniz macerası başlamış.
Yazları hep Ege’de olan
kaptan ilk defa bu yazı Bodrum’da karada geçirdi. Çok sıkıldığını söylüyordu,
meyhane açılınca gözleri parladı.
 |
Açılış akşamı hatırası... |
 |
Alper abi çalarken, Yusuf da notaları doğru mu basıyor diye izlemede |



Bizim için Bodrum’da yaz
sezonunun bitip kış sezonunun başlamasının birkaç habercisi var. Biri tabii ki
doğal koşullardaki değişim. İlk fırtına koptu mu hava değişmeye başlar. İkincisi
kilise meydanındaki (yıkılan halk eğitim merkezi binasının olduğu meydan)
pideci, dönercilerin kapanıp meydanın bomboş kalması. Üçüncüsü de Mahmut
Kaptan’ın mekanını açması. Açmasına birkaç gün kala ciğerci önündeki kedi
misali dükkanın çevresinde gezinip duruyoruz. Ben kışın her hafta en az bir
kere mutlaka Kaptan’a gidiyorum. Yalnız da olsam, dostlarla da olsam giderim.
Yalnızsam barda Kaptan’ın karşısına otururum, arada laflar, şakalaşırız. Zaten
mekandaki hemen herkes birbiriyle tanıdık olduğundan kim iki laf etmek istese
sıkıntı çekmez. Bazen de buluşma yeri olarak Kaptan’ı seçeriz, orada bir tek
atıp başka yere gider ve dönüşte yine mutlaka uğrarız. İstanbul’da yaşayan
arkadaşlarımın arasında Kaptan’ın mekanını bilenler mutlaka kışın bir bahane
yaratıp gelirler. Çünkü İstanbul’da böyle sahici yer bulmanız mümkün değildir.
İşte geçen hafta İstanbul’daydım, Maria’nın Bahçesi denen yerde başıma
gelenleri önceki yazıda yazdım. Burada öyle saçmalıklar olmaz, öyle tuhaf
insanlar da bulunmaz. Alper abimiz cümbüşüyle çalar ve hafif hafif, türk sanat
müziğinden seçtiği şarkıları söyler. “Şimdi uzaklardasın”ı hep beraber söyler
çok çok uzaklara gönderdiğimiz, özlediğimiz sevdiklerimizi yad ederiz. Bazen
hava farklı olur, çok eğlenceli bir ekip oluşur, gece “çökertme” ile biter.
Kimse kimseyi rahatsız etmez ve belki söylemeye gerek yok ama öyle eller havaya
görgüsüzlüğü de yoktur. Rakı içmenin de, rakı içilen mekanda eğlenmenin bir
kültür olduğunu Mahmut Kaptan’ın meyhanesinde görürsünüz. Kaptan’ın
meyhanesinde yazın Bodrum’a gelenlerin karmaşık yapısından iz yoktur.



 |
Patlıcan közde, bakla, ahtapot salatası, dil... |
 |
Bekleriz... |
Bu kış da bazen açık,
yıldızlı ayaz gecelerde montlarımızı giyerek, eller cepte sahil boyundan Mahmut
Kaptan’a yürüyecek olmayı, bazen de şiddetli yağmurda kapısından sırıl sıklam
girip bir kadehle içimizi ısıtacak fırtınalı ortamı hayal ediyorum. Her ne
olursa olsun, sağlıklı, neşeli bir Mahmut Kaptan sezonu geçirmeyi diliyorum.
Rakının tadına yemeklerin lezzetinin, sohbetlerin tadının karışacağı kahkahalı kış
akşamları, biz Mahmut Kaptan’da olacağız... Hani yolunuz düşerse diye
söylüyorum; bekleriz.
Blogda daha önce Mahmut
Kaptan ile ilgili altı yazı yazmıştım, aşağıdaki linklerden bu yazılara
ulaşabilirsiniz.
Serdar Bey çok güzel bir yazı olmuş. Hep sormayı unutuyorum. Bu kış geldiğimde mutlaka uğramayı düşünüyorum kaptana. Yeri tam olarak nerede kalıyor? İlginize çok teşekkürler, iyi akşamlar.
YanıtlaSilÇarşıdaki Yapı Kredi ile yanyana olan Garanti'ye arkanızı döndüğünüzde karşıya devam edin, yirmi metre sonra sağdaki ilk aralıkta göreceksiniz. Yanında altılı ganyan bayii vardır, içerlektir.
SilBu sezon mutlaka,ama mutlaka...tam adresi de vermişsiniz teşekkürler.
YanıtlaSil7 sene oldu Bodrum'a geleli, bir kere gitmek nasip olmadı, Commodore'da iyidir ama:) Burda fiyatlar nasıl?
YanıtlaSilKomodor'dan farklı sayılmaz. Ancak burada ana yemek yoktur, soğuk ve sıcak mezeler vardır. Hamsi, ciğer ve köfte de sıcak servis edilir.
Sil