Kayıtlar

Haziran, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstanbul'a bir gideyim geleyim dedim de

Resim
Ofisi Bodrum’a taşıdım taşıyalı İstanbul’a hem gidiş sayım azaldı, hem kalış sürelerim kısaldı. Eskiden gitmişken birkaç iş halledeyim, biraz ofiste bulunayım diye en az iki gece kalırdım. Şimdi işimi halledeyim bir an önce döneyim derdindeyim. Hele buralara yaz gelmişken. Geçen Çarşamba günü de günü birlik İstanbul’a gidip gelmem gerekti. Yeni iki proje için görüşmelerim vardı, süren bir proje için de son toparlama görüşmesi yaptım. Yani 8 saatlik mesai süresi içinde üç ayrı yerde üç toplantıdan söz ediyorum. İstanbul’da yaşarken bu tempoda, aynı günde üç toplantı beni bitirirdi. Şimdi de yoruyor tabii ama artık eskisine göre yaşım artsa bile daha enerjiğim. Ve tabii gün sonunda Bodrum’a dönecek olmanın düşüncesi de insana güç veriyor. Şimdi buraya programı yazayım, kendinizi de benim yerime koyup düşünün. Aslında gerçekten yorucu bir iş trafiğinden söz ediyorum ama dedim ya, akşam Bodrum’a dönüp rakı-ahtapot yapacak olmayı düşünmek yetiyor. Bu kareyi çekmekteki amacım haval

Bodrum'dan iyot kokulu, tuzlu güney rüzgarı gönderiyorum.

Resim
Çok gerildik değil mi? Bu gerginliği yaratan zat tadımızı kaçıramayacak, bizim gibi dünyevi zevklerinin olmamasının, hayatı sevememesinin, kalbinin sevgiye açık olmamasının ezikliği ile bir şekilde yaşayacak. Şimdi bu gerginliği atmak için iki kadeh içecek dostlar için şu parçaları paylaşayım istedim. İçki içmeyi günah sayan zihniyetin asla anlamayacağı dünyada yaşamını sürdüren, iki kadeh rakının eşliğinde sohbet edeceklere bir katkım olsun Bodrum’dan. Buzlu rakı kadehinin buğusunun üstünü parmakla silmenin zevkini anlayanlarla aynı dili konuşuyoruz. Şu anda Ege’de olanlar güneyden esen rüzgarın kasabaların içine taşıdığı iyot kokusunu içlerine çekerek belki de rakı masalarını hazırlıyorlar. Patlıcan kızartması, biraz barbunya pilaki... belki deniz börülcesi. Peynir ve kavunla ilk yudum alacaklar, ilk parçanın sesini biraz açabilirler, rakıya iyi gider. Bu müzikler hayatın tadını bilenlere, hayatı tüm renkleriyle seven, içleri yaşama zevkiyle dolu dostlarım için.

Bodrum'da işe gidiyorum

Resim
Ülkede olan bitenleri dehşet içinde izliyorum. Malum hepimiz sosyal medyaya kilitlendik, an be an haber almak istiyoruz. Ama bu arada hayat devam ediyor bir yandan. Bu da doğal ve böyle de olmalı. İlk günlerin heyecanı geçtikçe bu işin birkaç günde, ayda bitmeyeceğini anladık sanırım. Bu yeni bir süreç ve biz bu değişime tanık oluyoruz. Her şey değişecek. Ülke değişecek. Ben hayatımda ilk kez bu ülke için umutluyum. Bu sefer olacak çünkü olmak zorunda. Dünyanın enerjisi değişirken şu andaki yönetim üslubunun kalması mümkün değil. İşte bir yandan bunları düşünür, tartışırken bir yandan hayat devam ediyor dedik ya, anlatalım. Buradaki hayatımı aktardığım bu blogda bugüne kadar bir iki defa ucundan kenarından iş hayatımdan söz etmiştim. Etme nedenim de buraya taşınmaya karar verirken beni zorlayan tek şeyin iş meselesi olmasından dolayıydı. Benim bütün iş yaptığım kurumlar İstanbul’da. Yaptığım işin niteliği gereği büyük markalar ve kurumlarla çalışıyorum. Projeler genellikle uzun va