Dün Mahmut Kaptan'ı kapadık. Yaz kapıda...


Dün gece Mahmut Kaptan’ın meyhanesinin kapanışını yaptık. Moda deyimle sezon finaliydi. Blogda Mahmut Kaptan ile ilgili beş yazı yazmışım. O nedenle detaylı olarak yeniden aynı şeyleri yazmaktansa bir iki bilgi verip dün geceyi anlatmak istiyorum. Yazının sonuna sözünü ettiğim yazıların linkleri koyuyorum, Mahmut Kaptan ile daha detaylı bilgileri ve son dört yılda o sevimli ve kişilikli mekanda çektiğim fotoğrafları linklere tıklayarak görebilirsiniz.

Mahmut Kaptan meyhanesini yılın beşbuçuk ayı açık tutuyor, geri kalan sürede kapalı. Kaptan’ı tanımayan herkesin ilk aklına gelen şey “tabii kışın iş olmadığı için kapıyor, yazın açıyordur, normali de bu” demek oluyor. Oysa durum tersi. Meyhane kışın açık yazın kapalı. Yani mekan, bizim gibi kışı Bodrum’da yaşayanlar için. Yazın harala gürelesinde, karmakarışık kitleye Bodrum’un dayanması zor yaz sıcağında hizmet vermiyor. Ki bence de çok doğru bir iş yapıyor. Meyhane kültürü denen birşey var ve bu kültür burada yaşayanlarda oldukça gelişmiştir. Buraya gelenler yeme içme adabını, sohbet adabını iyi bilenlerdir. Kimse bağıra bağıra cep telefonuyla konuşmaz. Meyhaneye yalnız gelen kadınlara kimse yan gözle bakmaz. Olur da araya karışıp gelenler içinde yan gözle bakan çıkarsa uygun biçimde önünden rakısı alınır ve kapının yeri gösterilir. Bugüne kadar ben rastlamadım ama bir kere olmuş, dediğim gibi de kapı gösterilmiş. Kaptan’ın kapalı bölümünde oturmak benim için her zaman tercih sebebidir. Ve de bugüne kadar birkaç kez masada oturmuşluğum vardır, her zaman barda otururum. Orada hem Mahmut Kaptan ile sohbet ederiz, hem barda oturan diğer dostlarla aynı masadaymışız gibi birlikte yer, içer, konuşuruz. Burada kimse “karı kız muhabbeti” yapmaz. Arada zarif birkaç espri ile laf atılır, takılınır o kadar. Benim meyhanede demlenirken konuşulmasına tahammül edemediğim beş konu var. Biri çapkınlık palavraları, diğerleri futbol, siyaset, askerlik anıları ve iş. Meyhanenin sadece yeme içme yeri değildir ki. Sohbet ederken karşımdakinden hayata dair birşeyler öğrenirsen bunu kazanç haneme yazarım. Meyhanenin en iyi mezesi kaliteli sohbettir.



Mahmut Kaptan'ın eşi Nilüfer Hanım
Üstünde çalıştığım kitap ile ilgili...
Mahmut Kaptan’ın belli mezeleri vardır ve hiç değişmez. Ve en önemlisi her sene, her akşam lezzet aynıdır, kalite hiç düşmez. Buraya birlikte gittiğimiz İstanbul’dan gelen her dostum mezelerden hep çok memnun kalmıştır. Blog ve twitter yoluyla da yazdıklarımdan yola çıkarak gelenler de hep sonunda teşekkür ettiler çünkü gerçekten mezeler çok iyi. Sadece bir kez o da geçen gün twitter kanalıyla gelen biri bana mezelerin berbatlığından şikayet etti. Üç meze yemiş berbatmış. Cevap yazmadım bile. Sonra dün akşam kapanış gecesine dair yazdığım bir twitter notuna “iyi olur kapansın da mideniz bayram etsin yoksa hasta olacaksınız” diye cevap yazınca ağzının payını vermek şart oldu. Ben dört senedir geliyorum, daha bir kere kötü bir meze yemedim. Hiç bir dostum şikayet etmedi, herkes memnun. Annem 74 yaşında ilk defa bu kış Mahmut Kaptan’a gelmeye başladı da ahtapot salatası yer oldu. Böyle bir ahtapot salatasını İstanbul’da bulmak mümkün değil. Çok yerde yedim ama denk gelmedim. Bodrum’un bazı mezeleri kendine özeldir. Mesela İstanbul’da fava kalıp gibidir, kıvamlıdır, bıçakla kesersiniz. Bodrum favası ise ekmeğe sürecek kadar yumuşak kıvamlıdır. Şimdi bunu bilmeyen biri fava suluydu diyebilir. Oysa bu Bodrum’a özgü bir türdür. Keza hayatında sadece Migros’tan aldığı Marmara Birlik zeytini yemiş biri çekiç kırma dediğimiz yeşil zeytini acı bulabilir. Ama makbulü budur. Yani cehaletle fikir yürütüp beğenmeyenler çıkabilir. Doğru dürüst üslupla görüşlerini yazanlara açıklama yapmak boynumun borcu. Ama üslup yanlışsa ve terbiye sınırını aşıyorsa cevap vermeye gerek yok tabii.



Garson Bülent'in hiç net resmi yok çünkü hep hareket halinde. Tek başına bütün meyhaneyi idare ediyor
Mutfaktaki kahraman Ali Usta
Gördüğünüz elektrik anahtarı dışarıdaki hoparlörlere giden sesi kesmek için. Burada her şey kendine özgüdür

Sezonun son ahtapot salatası ve favası
Alper abimiz barın başındaki yerine kurulmuş uduyla çalıp söylerken
Kaptan meyhaneyi 22 ekim günü açmıştı. Açılışa birkaç gün kala ciğerci önündeki kediler misali bekleşiyoruz. İlk akşam herkes birbirine “hayırlı kışlar” diliyor. Kadehler sağlıkla ve mutlulukla, birlikte geçirilecek nice meyhane akşamlarına kalkıyor. Yaz anıları anlatılıyor. Mesela ben yazın Yalıkavak’tayım ve Bodrum’un içine pek inmediğimden meyhanenin müdavimlerini hemen hemen hiç görmüyorum. Beş, beşbuçuk ay sonra karşılaşıyoruz.

Kışı bol fırtınalı ve yağmurlu geçirdik. Kaptan’ın mekanına giderken aniden bastıran yağmura yakalanıp sırılsıklam olup içeri girdiğim akşamı hatırlıyorum mesela. Ya da bir akşam meyhaneden çıktığımızda saatte 100 km hızla esen lodosa rağmen sahilden sallana sallana yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Sallanmamız rakıdan mı lodostan mıydı acaba? En sevdiğim şeylerden biri İstanbul seyahatlerimin dönüşünde uçaktan iner inmez eşyaları eve atıp kendimi de doğru Kaptan’ın meyhanesine atmaktır. Bir defasında İstanbul’dan arabayla dönüyordum, yoldan Mahmut Kaptan’ı aradım akşam barda yer ayırır mısın dedim. Neredesin, kaçta gelirsin diye sordu. Akhisar'dayım birkaç saat sonra oradayım dedim, gülüştük.

Müdavimlerden Ferit
Sıkı müdavimlerden Ahmet


İstanbul beyefendisi Fuat abimiz

Emlakçılar kralı Soner'imiz...
"Ultramuzır" Pınar ile

... bunlar hep rakıyı sodayla içmekten oluyor
Aradan Ayşegül ile Hale
Ve meyhaneyi en son biz kapattık
Bu kışı da ağız tadımız bozulmadan, neşeyle, sağlıkla, rakıdan keyif alarak, mezelerden tad alarak geçirdik. Buna şükrediyorum. Şimdi ekim ayının ikinci yarısına kadar mekanımız kapalı. Bir ay sonra ben herhalde Yalıkavak’a geçerim. Bodrum merkezini basan işgal kuvvetleri çekilene kadar pek buralara gelmem. Okulların açılmasını takip eden onbeş gün Yalıkavak’ın da en güzel, en sakin zamanıdır. Deniz çarşaf gibi olur, tadına doyulmaz. Sonra ekim ayı gelince bir sabah kalkarım ve hadi artık döneyim derim ve Bodrum’a göçerim. İşte ondan sonra Kaptan’ın mekanını açmasını beklerim. Geçen sene açılışta dostlarımız vardı. Bakalım bu sene de aynı şekilde şenlikli bir açılış yapacak mıyız?

...daha içecek rakı var gari.
...hımmmm ne dedin sen öyle bakiim?


Pınar'ın gözlüğünü takan Barbaros Şansal'a benzemeye başladı
Bu mezeleri yarın yesek mi ki?
Dün akşama dair fotoğrafların ağırlıklı olduğu bu yazıda, şimdi de aşağıda yaşadığımız kış akşamlarından bazı fotoğraflara yer vereyim.









Her türlü derdimizi çeken, ne yiyeceğimize karar veren, kendimizi teslim ettiğimiz garsonumuz sevgili Bülent’e, nefis mezeleriyle bizleri bahtiyar eden, bir doktor titizliğiyle işini yapan ustamız Ali’ye, her akşam udu veya cümbüşüyle bizlere müzik ziyafeti çeken sevgili Alper abimize ve mekanında bizleri ağırlayan, şakalarıyla, sohbetiyle hayatımızı renklendiren çok sevgili Mahmut abimize teşekkür etmeliyiz.

Dün akşamdan bir video ile yazıyı bitireyim.


Kış sezonu açılışında yine Kaptan’ın meyhanesinde buluşmak üzere...

Kaptan ile ilgili eski yazılar için;

Yorumlar

  1. yazılarınızı beğenerek takip ediyorum,.. ama o yemeklerin ve mezelerin olduğu fotoğraflar yok mu , işte onlar en çok beğendiklerim:) bir de videoda bir sorun var sanırım , açılmıyor,gizli diyor...
    paylaşımlarınız için çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyarınız için teşekkür ederim, galiba düzeldi

      Sil
  2. Ne diyelim, Allah kavuştursun Serdar Bey.. Ama yazılara ara vermeyin lütfen..

    YanıtlaSil
  3. Kışın yalnızca Mahmut Kaptan için gelinir Bodrum'a ....

    YanıtlaSil
  4. İçelim ab-ı hayatı / Neş'e verir bedene / Ne mutlu bunu icat edene
    Bunu icat eden bir pir / Akşamları iki Sabahleyin bir
    Artsın eksilmesin / Taşsın dökülmesin / Allah kimseyi meyhanesiz memlekete düşürmesin...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bodrum'da ne iş yaparım?

Bodrum'da nereye yerleşilir?

Bodrum'a tatil için geliyorsunuz. Peki nereye geliyorsunuz?