İstanbul’da yaşar ve
sadece yazları Bodrum’a gelirken, burada yaşayanlardan hep “asıl siz Bodrum’u
bir eylül ayında bir de sarıyazda görün” lafını duyardım. Doğrusu pek de anlam
veremezdim. Benim gibi İstanbul’da yaşayanlar için Bodrum yazlık bir yerdir.
Eylül sonbahardır ve artık şehre dönülür. Eylül kışın habercisidir. Sarıyazı
hiç bilmezdim, aynı dönemde bizim Boğaziçinde de pastırma yazı vardı.
Sonraları eylül ayında
uzun haftasonu tatilleri yaratmaya başladım. Buranın eylülün tadına vardım. Ama
eylül hüzünlü bir aydır ya. Yaz bitti, ta bir dahaki haziran ayına kadar
buralara gelemeyecek olmanın sıkıntısı içime çökerdi. Eylül ayında son kez
Bodrum’a gelip sonra ayrılışlarım hep ağır gelmiştir.
Sonraları yarı zamanlı
Yalıkavak günlerim başlayınca eylül ayının ne kadar farklı olduğunu yaşayarak
görmeye başladım. Üstelik eylülde İstanbul’a dönüşlerim o kadar ağır gelmemeye
başladı çünkü artık bir ayağım Bodrum’daydı ve nasıl olsa ekim ayında yine
gelebilirdim. Ama asıl tadına varmam, Bodrum’a tam anlamıyla yerleştikten sonra
oldu. Şimdi yine eylül ve ben Yalıkavak’taki yazlık evdeyim. Henüz Bodrum’un
içindeki evime geçmedim çünkü şu sıralar Yalıkavak olağanüstü.
Peki eylül ile öncesinin
ne farkı var derseniz; işte bu yazıyı onun için yazıyorum. Biraz buraların
eylülünden bahsedeyim.
Her yaz Ağustos ayının
sonuna doğru bir fırtına oluyor. Artık öğrendim. Neredeyse randevulu geliyor.
Bu yıl da bayramın hemen öncesinde geldi, esti, dağıttı, gitti. İşte o
fırtınadan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmuyor. Hava sabahları ve geceleri daha
serinliyor. Gündüzleri yazın bunaltıcı sıcağı yok oluyor. Sabah sekizde evin
kapısından çıkınca yüzüme vuran sıcak kalmıyor. Geceleri ardına kadar açık olan
cam, aralık bırakılıyor. Sabaha karşı örtünme ihtiyacı duyuluyor. Özellikle
Yalıkavak’taki evin yatak odasının dağlara bakmasının bir güzelliği de bu.
Öğlenleri sıcak yine yerinde kalıyor. Ama bunaltmıyor.
|
Eylülde güneş başka türlü batıyor |
|
Kos'a karşı sakin bir Akyarlar günü |
|
Yalıkavak'taki evin önü de sakinleşti |
|
Durgun bir Eylül akşamı |
Deniz sabahları hiç
hareket etmiyor. Üstü camla kaplanmış gibi. Sabah erken saatte yüzerken kendi
kulaç sesinizden başka ses duymuyorsunuz. Zaten artık yazlıkçıların neredeyse
tamamı gittiği için ortalık sakinlemiş, o saatte sizinle birlikte denize giren
kimse olmuyor. Ya da belki uzakta birkaç kişi daha bu güzelliğin tadını
çıkarıyor. Haftasonları ortalık boşaldığından bizler de başka başka koylara gidip denize giriyoruz. Mesela geçen hafta cumartesi günü Güvercinlik'ten Bodrum'a doğru gelirken hemen Güvercinlik çıkışındaki türkuaz suyuyla dikkat çeken Köhne'ye gittik. Ertesi gün Gölköy'deydik. Bu haftasonu Akyarlar'dan denize girmeye niyetim var. Bütün koylar artık bizim.
|
Akyarlar'da gün batımı |
|
Güvercinlik'in Bodrum çıkışındaki Köhne |
Çok önemli bir fark
Bodrum’da kalan insan kalitesinde. Yazın ortalıkta gezinen siyah cipler
gidiyorlar. İçlerinde Kurtlar Vadisi’nden fırlamış sahipleriyle birlikte taa
bir dahaki temmuz ayına kadar toz oluyorlar. Veya purolu, öğlenleri blush içen
tipler... ha bir de hafta arası kocaları İstanbul’a gittiği için onların
bıraktığı cipleri kullanamayıp trafiği mahveden botokslu sarışınlar. onlar da yok oldular. Buranın tadına varmış, işini ayarlamış iş sahipleri veya emekliler kalıyor. Bir de tekne sahipleri.
Eylül ayında havayla
birlikte hayat da sakinliyor. Kalabalığın gidişiyle sessizlik çöküyor. Yollar
rahatlıyor. Akşam daha erken batan güneşin ışığını ve eylülde bambaşka olan batışını
görmek isteyenler sahillerdeki kahveleri, balıkçıları dolduruyor. Ama yazın
olduğu gibi insanlar altalta üstüste değil. Makul bir kalabalık, makul insanlar
ve makul ses düzeyi. Beachler kapanıyor. Etrafa gürültü yapan gece barları tek
tek kepenkleri indiriyor. Okulların açılmasıyla sessizlik artıyor. Hem
gündüzleri burada parklarda, bahçede oynayan çocuk sesleri kesiliyor, hem
çocuğu olan yazlıkçılar artık şehirlere dönüyorlar. Kalanlar genellikle
emekliler. Dolayısıyla bu mevsim Bodrum’un yaş ortalaması epey yükseliyor.
Emekliler kısıtlı bütçeleriyle daha uygun fiyatı olan belediyelerin çay
bahçelerini tercih ediyorlar. Akşamüstü yürüyüşlerimde onları izliyorum. Buralarda
emekliliklerini geçirenler gerçekten şanslı. Hayatları boyunca çalışmış,
didinmiş insanların buralarda gün batımlarını izlerken neler düşündükleri hep
merak ederim. Hoş, öğrenmeme çok ta zaman kalmadı zaten.
faydalı bilgileriniz, güzel anlatımınız ve harika fotoğraf kareleriniz için teşekkürler:)
YanıtlaSilBiz hemen hemen her tatilimizde İstanbul'dan göç etmeyi düşünürüz.Gittiğimiz heryerin bizi yaşadığımız keşmekeşten kurtaracağını ve oralarda ne kadar huzur içinde yaşayacağımızı hayal eder dururuz.O yönde planlar yapar günlerimizi o hayaller ile harcar dururuz.Bu seneki tatilimizde Yalıkavak tüm hayallerimizi süsler oldu.Sayenizde hayallerimize daha güzel yön verir olduk.Emeklerinize sağlık...
YanıtlaSilben eylülde kadıkalesinde olacagım simdiden heyecan tavan yaptı bende
YanıtlaSilSelimiye hala oyle mi yoksa o bos arazilere otel vb insa ettiler mi yoksa? :(
YanıtlaSilTesekkurler
En son ne zaman gittiniz bilmiyorum ama çok olmamakla birlikte bazı tesisler yapıldı. Şimdilik makul denebilir.
Sil